19 Ekim 2009 Pazartesi

hep benimlesin*


Keşke imkanım olsaydıda ayaklarımı suya soktugum,saatlerce güneşlendiğim,sızana kadar içtiğim,ayaklarm şisene kdr topuklu giydiğim o yaz günlerine geri dönebilseydim, keşke o 50 metrekare evin içinde iremle otururken bi anda hazırlanıp dısarı cıkabilseydim,sezlongta güneşlenirken ben şöle yapsam'la başlayan cümleleri duyabilseydim..Şimdi Ankarada herkes , herşey o kadar kışa hazırlıklı ki ben kaçmaya çalıştıkca hergün biraz daha yaklaştığını farkediyorum.En korkunç olanıda bir sonraki yaz için önümde daha uzuunca bi zaman olduğu..Ama ben o yazda seni yanımda istiyorum,yarım kalmışlıkların tamamlanmasını,denizi izlerken yanımda olmanı,içkimi benimle paylaşmanı,yıldız kayarken dileğini benmle tutmanı istiyorum..En başta seni geri kazanmayı istiyorum,yapabilicekmiyim hiçbi fikrim yok ama denemeden senden vazgeçmiceğimi biliyorum..Ne kadar seni istiyosam bi o kadar da kimseyi istemiyorum.Cesaretim kalmadı elini tutup seninle gelmeye,gücüm hiç kalmadı..Aslında senle olmaktan değilde, olamamaktan pişmanım ..




Yeni bi okula başlıcam nasıl olucak derken aslında eski okulumdan bicok kişinin dahada önemlisi sevdiğim bikaç insanın orda oldgunu ögrenmek epeyce bi içimi rahatlattı,sanırm benle birlikte başkenti bırakanların hepsi yanımda olucak:) Çok zor bi işe kalkıştığımı,günlerimi gecelerimi ders çalısarak geçirsemde beni cok zorlu günlerin beklediğini biliyorum,ama eminim hiçbiri btn gün evde yatıp popo büyütmekten daha zor olamaz :)
Sabahın köründe kalkıcak olmama rağmen,uyumak içimden gelmio hiç,aslında feci içesimde var ama gereği yok.Neyse saçmalamadan kessem iyi olucak..*

6 Ekim 2009 Salı

perhaps,perhaps,perhaps


.Sabah 6'da yatmanın vermiş olduğu aptallıkla başladım güne,gözlerimi açmaya çalıştıkça göz kapaklarımın benimle vermiş olduğu mücadele görülmeye değerdi..Ayşe Armandı uykusuzluğumun sebebi, sabaha kadar arşivdeki yazılarını okudum ve son yazısını..Evlilik ve seks ya da ilişkilerdeki cinsel bozukluklar herneyse..İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Profesör Doğan Şahin'le yapılan bi röportajdı bu..Bir insan daha da önemlisi bir erkek nasıl oluyorda bu kadar iyi analiz edebiliyordu kadın-erkek ilişkilerini gerçekten sasırtıcı..Aslında bütün röportaj baştan sona okunası ama ben en can alıcı buldugum kısmını paylaşmak istiyorum.



A.A İçinde bulunduğumuz çağ, sanki bir tek kişiyle birlikte olmuşsak, çok şey kaçırıyormuş gibi bir şey yüklüyor insana...

D.Ş Son yıllarda insanlar, hayatı şöyle algılar oldu: “Dünyaya geliyoruz, çeşitli nimetler var, bana düşen de bu imetlerden ne kadar çok faydalanabiliyorsam, o kadar çok faydalanmak!” Bunun adı, açgözlülük. Ve açgözlülük, iyi bir şey değil. Hastalarımın bir kısmı, kendi hayatlarını başkalarıyla kıyaslıyorlar. “O nereye gitti? Ben nereye gittim?” Kim daha muhteşem bir yer bulmuş, keşfetmiş çok önemli onlar için. Oraya gidip keyif aldıklarından, coşku duyduklarından değil. Hayat şu olmuş durumda: “Daha güzel bir yere gitmek, daha kaliteli bir şey yaşamak için çırpınmak...” Sanki, önemli olan, hayatta kaldığı süre içerisinde mümkün olduğu kadar kaliteli şeyler tüketmek. İşte bu, cinselliğe de yansıyor. Yani daha kaliteli, daha güzel, daha genç kadınlarla, adamlarla birlikte olmak. Ne kadar çok, o kadar iyi. Ve bu, bazı insanların kendilerine duyduğu saygınlığı arttırıyor. Tabii kendinize duyduğunuz saygı böyle artıyorsa, bir problem var demektir. Çağımız insanın yaşadığı önemli sorunlardan biri bu.

A.A Başka ne tür ne problemler yaşıyor çağımız insanı?

D.Ş Sevgi duyduğu nesne ile, cinsel arzu duyduğu nesneyi birbirinden ayırıyor. “Sevilecek kadın, yatılacak kadın”, “Sevilecek adam- yatılacak adam.” Bu ikisini birleştiremiyorlar. O zaman ne oluyor? Evlendiği kadın ya da adam daha çok şefkat ve güven duyduğu insan oluyor. Ondan ayrılmak istemiyor ama ona şehvet de duymuyor. Bir sürü evlilikte problem şu: Evde, cinsel ilişki yok. Adam, dışarıda geçici ya da paralı ilişkiler kuruyor. Sonra hiçbir şey olmamış gibi, evine, karısına geliyor. Yani “anne”sine! Yemeğini yapsın, ona iyi baksın, şefkat göstersin diye...


Sen,ben,ya da o..Kısacası hepimiz elimizdekinin değerini bilmioruz ,hep daha fazlasını, daha güzelini,daha yakışıklısını,daha güçlüsünü istiyoruz ve hayat boyu farkında olmadan bunun çabasını veriyoruz böylelikle daha iyisi bulunduğu zaman birde bakmışız ki en tapılası en özenilesi ilişkiler bile bitmiş,gözler başkasının yatağında açılmış..Bizi bu kadar doyumsuzluğa taşıyan yasamak zorunda oldugumuz koşullar mı yoksa içinde bulunduğumuz psikolojimidir bilinmez ama bu kısır döngü devam ettikçe sonu gelmeyen mutsuzluklar bırakmıcaktır peşimizi eminim.Ama sen sen ol bana anne gözüyle bakma canını yakabilirim =)


5 Ekim 2009 Pazartesi

sky is the limit =)



öle bi tatil yaşadım,yaşadık ki ne anlatabilir ne de tekrar aynı seyler yaşanabilir.Hersey muhtesemdi sanki bi yerlerde iyi bi şeyler yapmıstık ve bunun yüznden böle bi tatille ödüllendirilmiştik..İlk gününden son dakikasına kadar kahkahalar eşlik etti hepimize..Gece uykularının yerini sezlonglarda uyumak aldı,alkol damarlardan hiç çıkmadı çıkamadı,ne giysem derdimiz hiç mi hiç bitmedi,bi daha içmicemlerin ardından aynı gece bayılana kadar içildi,orda yenen ev yemeklerinin tadını anneminkiler bile alamadı,biz kız kıza eğlenicez diye cırpınırken masamızdan gereksiz insanlar hiç eksik olmadı,elimizden fotograf makinamz hiç eksik olmadı,abuk sabuk mimiklerimiz ben hep böle olsam diye baslayan cümlelerimiz hiç bitmedi,kısacası tadı baya damağımızda kaldı..Şimdi yine yeniden aynı şehirdeyiz,huzuru , mutlulugu, rahatlığı 630 km kadar geride bıraktık,belkide burda olan sadece bedenimiz kimbilir..



Bronzlasalm diye futursuzca sürdüğümüz bebe yagına bile hasretim artık Ankaradaki odamda..Geçen seneye oranla bu sene kazandığımz insanlar,duygular daha sahiciydi, daha içten, daha dokunulası.. Ve belkide o yüzden zaman hiç bitmesin istedik, mc donalds'ta otrup konusmadan birbirmize kitlendigmiz andaki gibi , ya da kalkmamız gerektigi halde malibu beach'te sallanarak uzatmaları oynamamız gibi, sen ya da ben gibi..Ben orda yağmuru bile sevdim denize düşen damlaları izlerken,yanımda sen varken,Nesli pış pış pış diye seslenirken..





Şimdi burda hangi gece clubne gtsem,bi elimde bira diğerinde sigara nerede cıkıp gezsem,altıma kısacık sortumu cekip nereye gitsem,şimdi burda napsam?
Çırılçıplak gezrken paltoları,boğazlı kazakları giymek hepimize ağır gelicek biliyorum =) ama depresyona girmiceğime dair söz veriyorum senide sokmucagıma dair* Seneye bu senekinden daha deli dolusnu geçirmek dileğiyle esen kalın :p