31 Ekim 2010 Pazar

Finally I got it*





Eskiden sevmezdim Ankarayı yaz gelsin,bir an önce uzaklasiym neresi olursa olsun burdan gidiyim diye düşünürdüm hep,şimdi nereye dönüp baksam heryerde bir anım var bu şehirde.Farkında olmadan çok şey kazandırmış bana,geliştirmiş biryerde beni,büyütmüş belkide.Kazandırdıkları olmuş ve kaybettirdikleri bide.Oturup ağlamışım kimi zaman bir kaldırım üzerinde,mutluluktan çığlıklar atıp zıplamışım kimi yerde.Şimdi başka bir şehir deseler bir durup düşünürüm,yapabilirmiyim diye?Kimbilir alışkanlıktır belkide sebebi,ama başka biryere de alışmayı deneyecek gücüm yok malesef,burda tanıdıgım sahip olduğum insanları seviyorum,burayıda seviyorum artık.Ama hala yazın burda olmak istemediğimde hem
fikirim .)

9 Eylül 2010 Perşembe

1 Haziran 2010 Salı

KopaRıLan çiçekLer*



Bu ara sıkıntlı günler geçirdim biraz,ne yazmaya hevesim vardı,ne de yazıcak zamanım.Geçti mi atlattık mı bilemiyorum,ama hala bazı geceler uykuyu özlüyorum.Belkide bir insanın başına gelebilicek en kötü şeylerden biriydi yaşadığım ama yanımdaki, sevdiğim ve bana herzaman destek olan insanlar sayesinde daha kolay oldu atlatması,atlatmaya çalışması..Şimdi yeni yeni toparlıyorum kendimi, hiçbişey olmamış havası yaratmak istiyorum içimde,en azından bir yerden başlamalıyım diyorum..Yanlız kalmamaya özen gösteriyorum,kendimden korktugumdan değil tabikide,sadece düşünücek vaktim olsun istemiyorum bir süre.




Dün mesela sırf kafa dagılsın diye Edayla çıktık dısarı,bir yerlerde oturalım,birşeyer içelim dedik..Uzun zamandır gitmedigimiz bir yere gittik,oranın farklı bir yeri var bende,bazı şeyleri yapma cesaretini ilk ordayken bulmustum kendimde.Annemle Nesli eklendi sonra aramıza ve son olarakta Emre. Muhabbet koyuydu masada tabi Eda ve benim dışımda gelişen bir muhabbet vardı, arada sorulan " sıkıldınız mı bu konulardan? " sorularıda öylesineydi,hani burdasınız farkındayız edasında :) Bizde kendi aramızda kaynattık,bir ara kimdi hatırlamıyorum ama "Sizin ilgi alanınız ne o konuda konuşalım" diye bir soru geldi masadan, biz baktık birbirimize, aramızda anlaştık, ama onları cevapsız bıraktık. Seviyorum bu denli iyi anlaşabildiğim insanların hayatımda olmasını,onlarla vakit geçirmeyi.Kabul ediyorum bu konuda şanslıyım ..

25 Mayıs 2010 Salı

sun shine *






Dün kendimizi alışverişe vurduk, girmediğimiz dükkan,ugramadıgımız pasaj kalmadı,çok güzel şeyler gördük ve bırakasalar gördüğümüz herşeyi alabilirdik,bir ayakkabı vardı ki aklım hala onda, alsam dolap beklicek asla giyemicem biliyorum o yüzden unutmak en iyisi. Az masrafla bi dolu şey aldık ama. Uzun zamandır aradıgımız ama bi türlü bulmayı basaramadıgımız o çiçekli tayt artık bizim. Tunalı Mc Donaldsta oturmaya bayılıyorum, öyle çok malzeme çıkıyor ki insana, başlı başına eğlenme sebebi özellikle emo diye nitelendirdigimiz kesim beni bitiriyor,onlara gülsem mi ağlasam mı karar veremiyorum malesef ki.



Ama bir grup var ki Ziraat Bankasının önünde müzik çalan onların hastasıyım, yerimden kalkıp oynayasım geliyor onlar çalarken. Tunalıyı seviyorum,sebebi alışkanlık yada başka bişi bilmiyorum ama seviyorum. En son ki rakı maceramdan sonra dün akşam ilk defa rakı masasına oturduk ,ben artık eskisi gibi keyifle içemiceğimi düşünürken, biri boşaldı kadehin diğeri doldu, ama gecenin sonunda yatakta sızmış olarak buldum kendimi. Erse'nin sevgilisi geldi bugün askerden, onu karşılamaya gittik ,havaalanına gitmeyeli uzun zaman olmuş, uçağa binmeyeli, o an orda herhangi bir yere bilet alıp gitmek geldi içimden, bazen diyorum ki bütün içimden gelenleri yapabilsem keşke. Hava uzun zamandan sonra güneşliydi bugün tam tadında güneşliydi,öyle bunaltıcı değil , parkta oturdugumuz dakikalarda huzur kapladı içimi ,orda öyle başımı sana yaslayarak saatlerce durabilirdim.



8 Nisan 2010 Perşembe

" kadın! "

Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya… En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe!

İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra.

Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte.

Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli… Ve kadın ağlar; hem de çok!

Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü.

Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler.

İçlerindeki zehirdir onları öldüren! Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki! Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.

Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar.

Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı…

Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden.
Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan…

İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar.
Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar.

Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların. E.. o zaman niye sarılsınlar ki!

Niye sarılalım ki!

Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur.

Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır.

Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır.

Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır.
O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!


Aziz Nesin

Biz, Sevmiştik....


Rüzgar mı dedim...
İsterim ki saçların dağılsın.
Gece mi dedim.
Hemen düşüncelere dalmalısın.

Aşk der demez
Kalbin hızlı çarpmalı.
Sabah, dememe kalmadan
Uyanmalısın.

6 Nisan 2010 Salı

pardon bakarmısınız ? adınız neydi sizin ? baş harfini göğsüme yazmış olabilirim*


Nasıl özledim seni bilemezsin, elini tuttugum günleri, gözlerine baktıgım dakikaları nasıl özledim .. bu denli sevdiğimi, sevebilicegimi asla bilmezdim..Ben ki aşk nedir bilmem, nasıl yasanır, nasıl acıtır.. Şimdi, yeni yeni ögreniyorum , kalp carpıntısını, kelebeklerin uçuşmasını, sabretmeyi , beklemeyi.. Mutsuz değilim , acı cekmiyorum , hiç sahip olamadığım bir duyguyu sonuna kadar yaşıyorum, yine yüzüm gülüyor tıpkı seninleyken oldugu gibi, seni sevmenin tadını çıkarıyorum doyasıya, seni konusup, seni anlatıyorum durmaksızın, uykularımda bile seni yaşıyorum..Bazen sensizlik canımı sıkmıyor değil, hırçınlaşıyorum ama sonra senin hayatta var oldugunu bilmek bile yatıstırmaya yetiyor beni. ' Keşke' lerim daha da fazla artık , keşke böyle olmasaydı diye baslayan cümlelerim.. Ama diyorum ya benim olmaman da engel değil seni sevmeme, sen yokken de seni sevmeyi öğreneli çok oldu.. Belkide asla bunları duyamıcaksın agzımdan, asla bir daha benim olmayacaksın..Ben seni sevmekten hiç vazgecmedim, vazgecmeyeceğimde..Seni sevmeyi seviyorum ben, tıpkı seni sevdiğim gibi, seni özlemeyi özlüyorum tıpkı seni özlediğim gibi..Sen hiç gelmicek olsan bile , ben yine severim seni....

3 Nisan 2010 Cumartesi

gitti,yüreğimde acısı kaldı*


Sıkıntılıyım bu aralar..eski yazılarımada söyle bi göz attımda hep sıkıntılı oldugum zamanlarda yazmısım..Bu sefer ki biraz daha farklı ama..Herkesten herşeyden uzaklastım iyiden iyiye,hçbişeyi içim almıyo artık,yine aynı kahkahaları atıyorum,yine gülüorum belki ama içi boş artk kahkahalarımın..Gerceklerin acımasızlığı agır geldi belkide bana,zor günlerimde elimi kimsenin tutmaması ya da..ben yine güçlenirim , toparlarım kendimi ama artık hayatımdan ckardıklarımın yeri yok bende,dönüşü yok..Akıllandım,belki çok ama çok acı bir olaydı yaşadığım , ama sayesinde büyüdüm. Üzdüm, üzüldüm..Şimdi geçmişte yaptıgım hataların telafisinin peşindeyim,varsa tabi..Haksız yere kırdığım kalpleri onarmanın, hırçınlığım sayesinde kaybettiklerimin..




21 Mart 2010 Pazar

yağmur,durma..


Arabamı aldım sonunda..Araba bahane,efsae bir İstanbul macerası daha bıraktım arkamda..Bu sefer ki kızlarla degildi..İstanbul turumuzda beni en cok etkileyen Büyükada oldu.İnanılmaz bir yer orası,hani yaşımın gençliğine aldırmadan sürekli orda yasayabilirim,İstanbula vapurla sadece 30 dakika uzaklıkta olması da ayrı bir avantaj,hani kafanıza estigi dakika gidilebilicek kadar yakında..




Tabii Büyükada'ya gidipte faytona binmemek olmazdı.İnanılmaz uzunlukta bir fayton turu yaptık öyle ki artık bitsin dedigim bile oldu, evler, köşkler bi yana, denizin manzarasıda beni benden aldı.Kısacası herşeyiyle kusursuzdu.Bu ara baya gider oldum İstanbula sebebi mağlum,ve her biri bir öncekini aratmayacak güzellikte.Ben hiç bu kadar güldüğümü egendigimi,ve bir o kadar da yorulup uykusuz kaldıgımı hatırlamıyorum.Dönüş günü her zamanki gibi sıkıntı vericiydi,bir de sabah karsılastıgımız süpriz eklenince sıkıntımızda arttı.Benim arabamla dönmek zornda oldugumuz için "anne sen git ben sonra gelicem" deme şanısmda yoktu.Şimdi yine Ankaradayım,eskisi kadar kasvetli degil ama içim,güzelleşen havaların etkisi büyük tabii bunda bide senin..Hani içimdeki sıkıntılara ragmen mutluyum,umutluyum :)

11 Mart 2010 Perşembe


cok sıkıldımmm coooooooooooook..Nesli'nin eksikliğini ciddi boyutta hissettim bugün,ya da kızların ki farketmiyor zaten..vakit geçmek bilmedi ve saate bakıyorumda hala bir değişiklik yok..Bir yandaN vucudumdaki degişklikler bir yandan evde tek olmanın sıkıntısı ooooooooooooooof ki ne ooooooooooooof yani , Allahtan Başak'la konusuyorumda azda olsa can sıkıntım gidiyor üzerimden..Sanırım yazasımda yok,ekran bana ben ekrana bakıyorum,aslında hiçbşi yapasım yok en iyisi ben kaciyim...

ps:resmi azıcık havam yerine gelsin diye koydum,eda'ya kucak dolusu sevgiler ;)

9 Mart 2010 Salı

"aşk"tı adı..


Aslında bugün orda olmam gerekiyordu İstanbul'da yani,ama son anda gelen telefonla ertelendi biraz .. Gidiş sebebim belli,bilen bilir..Bu sefer annemle,diğerleriinden oldukca uzak bir sebepten ötürü gidiyorum..Son gidişimden farklı olucak birazcık hani son gittigim zamanıda oldukca aratıcak buna eminim..Uzun zamandır bekledigim hatta zaman zaman ümidi kestigim, bir yarısma programından kazandıgım arabamı almaya gdiyorum bu defa,sonunda yani.. Hemen dönüştede edayla direksiyon derslerimz baslıcak, bu oldukca zor, bir o kadar da komik dersleri videoya almayı düşünüyorum,ben alamamda haliyle belki erse gönüllü olabilir bu konuda :) bakalım zaman ne göstericek bilmiyorum ama umarım bu durgunlugun ardından yine eski cıvıl cıvıl günler bizimle olur...

18 Şubat 2010 Perşembe

hani herkes arkadaş,hani oyunlar sürerken..





Rüya gibi bir İstanbul tatili dönüşünde Ankara'daki evimde bu satırları yazmak cok sıkıcı.. Hani ben geldim burdayım ama sanırım bir cok seyi orda bıraktım..Bazen diyorum ki yanlıs yerde yaşıyorum,ruhumun ait oldugu yer orası,hani hiçbirsey yapmasam evde otursamda orda oldugumu bilmek bile yetiyor bazen bana.Ve buna ek olarak sevdigim dostlarımda varsa eğer ki yanımda işte o noktada zaman bile durabilir mümkünse..Biz, giderken herşeyin bu denli mükemmel olabiliceğini düşnmemiştik bu güne kadar yaşadıklarımızdan olsa gerek.. Alışkanlık mı demeliyim takıntı mı blmiyorum ama adı herneyse yasadığım seyin artık onunda üstesinden gelebiliyorum,ya da gelmeye çalışıyorum en azından.. Ve en önemlisi artık geleceğe umutla bakıyorum..

3 Şubat 2010 Çarşamba

kadınlar yattıklarıyla değil,unutamadıklarıyla uyanırlar*

Yazmadım,yazamadım bikaç gündür..Başımın tatlı belası yani Zeynep'im geldi cünkü İzmirden..Sarı dalgalı upuzun saçları,uzamış dili ve minik burnuyla..Belkide hiç bir seyden almadıgım zevki alıyorum onunla vakit geçirirken.Yatarken ben uyuttum,gece sütünü ben içirdim,sabahın 7'sinde ben onunla uyandım,suratım saçım başım heryerim boya içinde onunla ben suluboya yaptım yani burda oldugu süre içerisinde onunla herseyi ben yaptım.İlginç olanı kimse istemedi bunu benden onda farklı bir seyler var , cok akıllı olup beni etkilemesinden midir bilinmez ama o benim için bütün cocuklardan farklı,kendi çocuğum olsa en fazla bu kadar sevebilirdim, o da aynı sekilde beni.Kimleri seviyorsun ? diye sorulduğunda ilk sırada ben varım,annesindende önce,sanırım bu yüzdendir ki havaalanına bırakmaya gittigimizde onları benimle vedalasmadı,istemiyorum sarılmıcam diyip arkasını döndü yüzü buruşuk, ama sonra öyle bir dönüşü vardı koşarak gelip boynuma sarıldıgı..Minik kuzum benim hayat seni bütün kötülüklerden uzak tutsun,önündeki upuzun yıllar boyunca hep yüzün gülsün....







Son zamanlarda şasırmaktan başka yasadığım duygu yok sanırım,öyle çok sasırdım ki hastalığımı bile unutturdu bana.İnsanların kendine olan özgüvenine hayranım,gercekten..Kimsenin yanlış anlaşılma korkusu yok, "ne tepki verir?" gibi düşünceleri yok hayatında.Fazla mı uç yaşamaya başlamışız biz halk olarak bilemiyorum, ne diyim Allah özgüveninizi arttırsın..


Yanlız yaşamanın keyfini sürüyorum,sürüyoruz bu aralar..Kardeşim İzmir'e gitti dayımlarla,annemde yok,bizde kızlarla olabildigine keyfini cıkarıyoruz özgürlüğün,hani bazen diyorum ki bu kadar kahkaha bize fazla yarın bir gün mutlaka bir yerimizden cıkacaktır susun! Önümüzde heyecanlı bir o kadar da sabırsızlıkla bekledigimiz İstanbul planımız var.Aslında bu kadar istememizin değişik sebepleride yok değil ama bunu şuan burda deşifre etmek istemiyorum,belki döndükten sonra..Üzerimdeki depresif ruh halini attım sonunda,artık aynaya baktıgımda gülebiliyorum,karamsar değilim,umutsuz hiç değilim,zamanın hızlı akıp gitmesinden,yazın yaklaşmasından mıdır bilinmez öyle yada böle "mutluyum! "..Aklımda yapmayı istediklerim ve yapacaklarım var artık,hatta yapmaya başladıklarım..Güzel günler beni bekliyor olsun tıpkı eskisi gibi.. :)


Bir maruzatım daha olacak ! Bu kısmı size erkekler; Lütfen yapıp yapıp özür dilemekten vazgeçin artık.ya yapmayın,ya da yapın ama özür dilemeyin.Ben hayatımdan çıkarıdığım zaman gelmesin o "güzel" aklınız başınıza.Mümkünse dönmeyin.Ben Mevlana değilim,her gelene kapımı açamam ..!

27 Ocak 2010 Çarşamba

I ♥ MNG


süper dogum günü hediyem :)

26 Ocak 2010 Salı

new invention of fashion*

tatile gitmeden alınması gerekenlerden http://www.asos.com





herşeye yakıştıgını düşündügüm fiyonk* http://www.asos.com





bir peri masalı* http://www.asos.com





siyah-beyaz http://www.asos.com




bu benim burcum sizinkisi : http://www.asos.com



seksiliğin vazgecilmezi korseler* http://www.asos.com





birazda fırfır http://www.asos.com



seni istiyorum !http://www.asos.com











tapılası* http://www.asos.com


tapılası 2 :) http://www.asos.com

24 Ocak 2010 Pazar

sana kek yaptım :p


nasıl unuturum nasıl unuturum azcık un bikaç yumurta %100 insan sevgisi diye başlasam :p Caaağnımm arkadaşım başak (düşünceli insan var,düşünceli insan var dediklerimzden) kurabiye yapmış benim dogum günüm için yuppi :) Hala bi gayret yiyorum ama sana güzel bir haberim var evde kalmıcaksın bebegim öperim seni cok severimde*

pardon daha önce nerdeydiniz ?


sonunda uzun zamandan sonra cok güzel bi dogum günü kutlaması yaptım.Hersey efsaneydi dün gece,kızlar formundaydı,alkol damarlarda :)ne taklitler yapıldı, ne espriler saat sabahın 10'nunda bile herkes ayakta,gözlerden yaş gelene kadar gülüyordu.. Hani dedik ki dogum günü olmasada bu haftada 1 kez tekrarlanmalı, ya da her hafta sonu benim dogum günüm kutlanmalı :p gecenin sonunda yaptıgım dans yıllar geçsede unutulmıcak bliyorum,hafızaardan silinmicek..Bide güzel dogum günü hediyem var ki,meleklerimden aldıgım (e&e) :) Herkese hersey için tesekkür ediyorum tekrar tekrar ... Seviyorum sizi *


23 Ocak 2010 Cumartesi


Sözleşmeden buluşuverir kırık kalpler
Anlatılmaz ama ordadır bütün dertler
Gönül kırgınlıkları hayat haksızlıkları
Kader yalnızlıkları çeken bütün kalpler

Gönül durgunlukları hayat yorgunlukları
Şehir yalnızlıkları çeken bütün kalpler

Kimini yakıp geçen aşklar incitmiş
Kimini yanlış kararlar yıkıp geçmiş
Kimine yakın dostu ihanet etmiş
Kimi hayatın sillesini yemiş

Kırık kalpler durağında inecek var
Eteğindeki taşları dökecek var
Doldurun kadehleri içelim beraber
Yılların yorgunluğu geçene kadar
Kırık kalpler durağında inecek var
Yüreğindeki dertleri dökecek var
Doldurun kadehleri içelim beraber
Yılların yorgunluğu geçene kadar
Kendini eğlenmeye verir kırık kalpler
Sanki unutulurmuş gibi büyük dertler.........................................

21 Ocak 2010 Perşembe

bana bugün "oyun oynayalım" dedi ama ben ona katılamayacak kadar küçüktüm. *


Bu postum 19 ocak yerine geçsin =) Şapşallıgım ve unutkanlıgım yüzünden o gün yazmayı es geçmişim ki en yazılası gündü aslında..Saat 00:01'i gösterdiginde eşsiz bi o kdar düşnceli dostm Safir elinde mikroskopla görülübilicek kdr küçük yoktan var ettiği brownisi ve mumuyla ,'' ii ki dogdun Ayşe'' melodisi eşliğinde girdi odamın kapısından, belli etmesemde duygulanmıstım,eskide yaşadıgımz onca gereksiz kötü olayın ardından yine birlikteydik hmde bnm için en anlamlı günde..Boş durmak olmazdı tabi yine dürttü bizi bişeyler ve gecenin bi yarısı cıkıp içki almaya gittk,kırmızı sarabında kana karışmasıyla birlikte,kahkahaların ardı arkası kesilmedi.Pijamalar giyildi en bakımsız halmzde bile fotografar cekildi :) Hiç beklemedigim insanlardan bile kutlama mesajları gelirken,en beklegim bikaç insanın kutlamaması beni şasırttı,bikez daha anladım ki insanlara hakettiginin üstünde değer verilmemeli.Sabahladık yine her zmnki gibi gün ışığını görmeden yatamıyoruz birlikteyken ve kızların evden nası cktıgını ne zman cıktıgını bile duymamısm :)

Akşam annem, nesli ve ben yemek yedik pasta kestik ,hediyeleştik , hersey kusursuz ve güzeldi,öleydi şöleydi derken güzel bi dogum gününü daha arkamda bırakıyordum, artık 23'tüm yani 17 olduğum günlerden oldukca uzak..

Bende is-ti-yo-rum !!!!!

18 Ocak 2010 Pazartesi

yağmuru kim döküo*


son gereksiz ayrıntıyıda hayatımdan cıkarıp tam gaz devam ediyorum,ediyoruz..Şasırdıklarım var tabi,insanın en yakının arkadasndan atıp tutupta sonra yanlız kalma korkusuyla ona sarılması mesela,deniz-yılan ilişkisi gibi,herkesi eleştirmekten,kusur bulmaktan aynayı kendine tutamaması gibi,kendini kaliten ykılıyomuş gibi hissetmesi ama aslında bi hiç olması gibi,kimblir belkide o yüzdendir bi sevgilinin sıcaklıgına dünyalar kadar uzkta kalması.Herneyse bitişi rahatlattı beni hainliklerin,nankörlüklerin, kulağımı tıkadım ayaklarımı uzattım izliyorum tencereleri ve kapakları..




Efsane bi cmtsi gecesiydi benzerlernden uzak,BKM'yi izlemeye gittik,gercekten keyif aldm skeçleri izlerken bide keşke dedim zamanında aklımı kullanıp bende bi yerlerden baslasaymısım.) Sonrasında yenilen yemk bütn tadımı kaçırdı ama sanırm artık midem yememeye alıstı btn rhtsızlıgı ondan.Eve geldigimde bu kadar erken bitmemeli cmtsi gecesi diye düşünürekten hmn b msj çaktım bizm kızlara (e&e) ve gece o kadar bitmedi ki sabah hatta öglen 12de bile espri yapabildik.Fırat* sağolsun onun sayesinde artık medya hayatındayız :p Yrnda fal günümüz,bakalım bu sefer hangi hainler , hangi aşklar ,hangi umutlar çıkıcak içinden merakla bekliorum.


Bu arada burdan Dansele,3H'e,cevap yazma uzamasına,Geyşana,gizli face'e sonsuz sevgiler :)




Smdilik adioss*