7 Mayıs 2009 Perşembe

Elini tuttum sıcacıktı,yüreği elindeymiş gibi.. *


Fazla gıcırdamasın diye itinayla açtım dolabımı..biir sürü sey denedim çıkardım bgn..Önce hayal geldi askıda elime onu giydim gectim aynanın karsısına,brz büyük oldu gibi geldi üzerime cıkardım..ümidi aldım giydimm bu sefer ,onuda kurusun diye fazla güneşte bırakmısım rengi solmuş begenemedim yine cıkardım..Sonra mutlulugun parıltısı carptı gözüme işte dedim bu kesin yakışır bana..Özenle giydim boy aynasına gittim bu sefer o muthiş parıltıyı bastan asagı görmek için..Ama olmadı onuda begenemedim,sahte duruyodu sanki üzerimde,onca parıltısına ragmen ucuz,kenar bi magazan alınmış gibi aynı..Hiçbirsey bulamamıs olmanın üzüntüsüyle oturdum yatagıma..Güne iyi başlamıstım halbuki,hepsi yakışır diye ummustum üzerime..Tam kapağını kapamak üzeredeydim dolabın,birsey daha ilişti gözüme son dedim son bi deneme daha...Çektim cıkardım o askıyıda ve giydim üzerime..Tam oturmustu,vucut hatlarımı cıkarmıstı ortaya,aynadaki görüntümüde begenmiştim bu sefer,diğerlerinin aksine bu muhtesem göstermişti bgn beni..Onu gymeye karar verdim bgn üzerime;yalnızlığı...


Evet ben bgn yanlızlığımı giydim üstüme.Etrafında kimsenin kalmadığı bir yalnızlık değildi bnmki..Bahsettiğim içimdeki,uçsuz bucaksız,nereye gitsem benmle gelen,özelliklede geceleri ısrarla peşimi bırakmayan yanlızlık...Birseylere ihtiyacım varmış gibi aynı,somut olmayan,sadece hissedebilicegim birseylere..Bir dostun sıcak gülümsemesine belki,bir sevgilinin yumusak öpüşüne,bir çocugun içten kahkahasına, ya da günbatımını izlerken içilen türk kahvesnin yarattıgı huzura..Duyguları hissetmeye ihtiyacım var bu aralar, sahte olmayan,dünyanın dönüşü kadar gercek olan duyguları...

5 Mayıs 2009 Salı

başlı başına bir dünyadır aşk.Ya tam ortasındasındır,merkezinde,ya da dışındasındır,hasretinde.



Bugün Sevgi ile Habib yarın Ahmet ile Ayşe ertesi gün Fatmayla Hasan.. 21.yüzyılda hala kan davası sebebi yüzünden insanların katledilmesi gerçeği tüyler ürpertici üstelik 1 değil 2 değil tam 47 kişinin hayatının bu acı gercekle son bulması..Doğuda hayat böle süre gele dursun bizim bAşımızdakilerin hala tek derdi iktidar olmak iktidar kalabilmek olsun.Bu ölen insanların hesabını kim vericek,bu cahilliğin,silah bulabilme kolaylıgının faturasını kim ödicek..Mardin bi İstanbul olamazmıydı eğer oralarda dizi yapıp işi ticarete dökmek yerine dizi yapımına harcanan paralarla insanlar eğitilseydi..Ya da bi Ankara bi İzmir olamazmıydı,herkesin rahatca,bgn kim öldürülücek diye düşünmeden gezebildiği..İnsan hayatının bu kadar ucuz ,değersiz olması sadece bizim ülkemize has olmak zorunda mı? Tam iki ay önce başı kesilerek öldürülen cesedi cöp konteynrından cıkan genç kızın katiline noldu? Nerede şuan? Yakalandı mı? HAYIR! Değil yakalanmak nerede oldugu bile bulunamadı tam 60 gündür...Elini kolunu sallaya sallaya geziyo ortalıklarda..Hastalıklı bir ruhun bedelini ödemek ise on yedi yaşındaki genç kıza düştü.Belkide bu kadar uzamasının tek sebebi ailenin arkasının kalabalık olmasıydı ki eminm tek sebep buydu,yoksa istenildiği zaman öyle kolay öyle cabuk bulunuyor ki daha basit cinayetler bile...Artık insanların ne emniyete ne yargıya,ne adalete hiçbişeye güveni kalmadı bunu görmek için ermiş olmaya luzum yok,öyle bi yerdeyiz ki artık 10 sene öncesinden daha geriyiz bugün,ve ilerleyelim dedikce bir adım bile atamadıgımız öyle kör öle umutsuz bir yerdeyiz.Erdoğan ergenekon diye tutturadursun bakalım daha kac sebepsiz insan ölücek,kaç şehit verilicek, kaç Münevver ölücek..??? Yazık yaşadığım yerden utanır oldum artık,sana,size,bana,bize herkese herseye yazık...


Uzun zaman sonra okuduğum en güzel kitaplardan biriydi Elif Şafaktan AŞK..Bu kelimenin büyük harfle yazılması gerektiğini öğretti bna kitap,hem yazıya hemde kalbe en büyük fontta yazılması gerektiğini...Her sayfası yeni bir bakış açısı,yeni bir klavuz oldu hayatıma dair.Aşkın sadece sevgiliye duyulan aşkla sınırlı kalmaması gerektigini ve en önemliside aşkın ayrılıkla birleşmediği sürece aşk olmadıgını öğretti bana. Mesela artık birine kötü bir laf sölemeden önce birkere daha düşünücem,ki ilerde dönüpte bana gelmesin..Kalp kırmadan önce,bnm kalbim aynı sekilde kırılsa ne hissederdim diye düşünücem,ve herkesi herseyi büyük bir aşkla sevicem ki varolabiliyim.



Burda günler oldukca huzurlu,oldukca sakin geciyor uzun zamandır, Ankaranın karısıklığından, gürültüsünden hayat kargasasından oldukca uzak,oldukca sakin... Sıkıldığım pek söylenemez kitap okuduğum,nette gezindiğim düşünülürse..Ama bazende özledğimi itiraf etmeliyim..Şikayetçimiyim özlemekten ? Hayır. İçine özlem girmeyen seylerin değeri kimi zaman daha zor anlasılır.Telefonlar,mesajlar kimi zaman gelen küçük hediyeler yeterli oluyor smdilik bu özlemi hafifletmeye.. Bu arada son iki haftadır gitmediğim kadar cok düğüne gittim denebilir.Ben tebrik ettikce herkesin "Darısı başına" demesi tüylerimi ürpertmedi değil,sadece tüylerimi ürpertmekle kalmayıp artık büyüdüğümü evlenebilicegim yaşa bir adım daha yaklaştıgımı başıma kaktı brzda ben ısrarla "aaa yok canım ben düşünmüyorum" desemde.Belki bigün, kimbilir düşünebilirimde....